30 Aralık 2009 Çarşamba

Mim İstiyorum Mimmmmmm!!!

Ya niye kimse bana mim göndermiyor yaaaa :(

Kendime hediye :P - - - Gecikmeli bir post :D

Malum yılbaşı kapıda. Ben ne yaptım peki, Strawberry'nin indiriminden kendime bir makyaj seti armağan ediverdim :D Çok fazla makyaj yapan biri değilim. Hal böyle olunca büyük boyuttaki farlarım bitmeden ömürlerini tamamlayıp mefta statüsüne geçmekteler. "E yazık ama daha bitmemişti buuuu" nidalarıyla kendilerini çöpe göndermek zorunda kalıyorum tabi ki. Strawberry'i sürekli takip ediyordum fakat hiç alışveriş yapmamıştım. Hem çevremde alışveriş yapanlardan hem de blog camiasındaki makyaj gurularından Strawberry'nin sunduğu hizmetin oldukça profesyonel olduğunu işittiğimden ve makyaj seti de çok ama çok uygun bir fiyata geldiğinden hemen attım sepete. Hatta sadece kendime değil iki arkadaşıma daha aldım, dolayısıyla hem kampanya indiriminden hem de 3 ve daha fazla ürüne yapılan %5 indirimden yararlanmış olduk :) Yanında yolladıkları Stila fondöten de keyfime keyif kattı :D

Makyaj seti 48 far, 6 ruj, 4 allıktan oluşuyor. Almadan önce yaptığım araştırmalarda güzel bir set olduğunu, alanların pişman olmadıklarını öğrendim. Tabi ki MAC vs. kalitesinde bir ürün beklemiyordum. Beni tek endişelendiren farların çok simli-parlak olma ihtimali ve setin boyutunun düşündüğümden daha küçük olmasıydı ama beklediğimden de güzel bir setle karşılaştım. Boyut olarak ideal, farlar ne mat ne de çok parlak tam kıvamında. Dolayısıyla benim için süper bir alışveriş oldu. İndirimlerle beraber set başına 20 TL gibi bir meblağ ödedik.

Paket çok özenliydi. Malzeme zarar görmesin diye içi köpük doluydu. Ayrıca paketi mor bir kurdeleyle bağlamışlardı ki bence çok şıktı (Kurdelemi çekmeyi unutmuşum :P)


İlk alışverişim olduğu ve 25$ üzerinde bir tutarda olduğundan far paletlerinin yanında bir de Stila'nın fondötenini yollamışlar.

 
 
Ben cicilerimi çok sevdim :D Bu arada fotolardaki parlamaların kusuruna bakmayın. Makinem ruhunu teslim ederken, yedek pilleri de bulunamadığında acele bir şekilde çekildiler, dolayısıyla parlama vs. düzeltemedim :(

Şimdi gözüm Hesi'nin bloğunda bahsettiği far paletinde :P  (Sevgili sevgilim duymasın :D)


P.S: Aslında bu postu dün akşam yayınlayacaktım fakat, evdeki bağlantının azizliğine uğradım, resimler yüklenmedi, ben de kaydedip sabah yayınlamaya karar verdim. Ama sabah 10'dan şu saate kadar full time sınav gözetmenliği yaptığım için yine fırsatım olmadı. Valla ben öğrenciyken daha az yoruluyordum :S Şimdi yok sınav sorusu hazırla, yok sınavda gözetmen ol, yetmedi mi sınav kağıtlarını oku, sisteme sonuçları gir, ilan et, daha da mı istersin ödevleri de oku, hoppaaa sınavlarda kazık kadar adamları hizaya sokmaya çalış "Konuşmayın arkadaşlar, önünüze dönün, kağıdınıza bakınnnn!!!" şeklinde boğazını parçala! Bitti mi, tabi ki hayır :D Bu arada bilimsel çalışmalarda bulun, makale oku, yaz, kongrelere katıl, tezini yaz ......................

Öfff yazarken bile fenalık geçirdim :D Acaba akademisyenlik sevdasına düşmeyip özel sektörün hararetli kollarına mı atsaydım kendimi :D

17 Aralık 2009 Perşembe

I'm back :D

Evet biliyorum, yine uzun bir ara verdim bloğa. Ama vallahi tembelliğimden değil -en azından bu seferlik :P -. Okuyup türkçeye çevirmem gereken bir sürü döküman ve kongreye yetiştirmem gereken 2 adet makalem olması nedeniyle bir haftadır yoğun bir tempoda çalışıyordum. Neyse ki makaleleri, sistem gece yarısı 12'de kapanmadan ve ben balkabağına dönüşmeden yollayabildim.

Böyle yoğun günlerin arkasından nedense garip bir şekilde boşluğa düşüyorum. "Eeee, şimdi ne olacak, iş de kalmadı, pöfff" şeklinde kendimle yaptığım sohbetler sonucunda -ki iş asla bitmez, sanki yazmam gereken bir doktora tezim yokmuş gibi- rahatlayıp, kendimi craft sitelerinde gezinirken buluyorum :D

Güya crafty engineer olacağım ama uzun zamandır başkalarıın yaptığı cicilere bakıp iç geçirmekten başka bir faaliyete imza atmışlığım da yok. Elimde çok güzel parça saten kumaşlarım var. Onlardan clutch yapmak istiyorum ama bir türlü makinenin başına geçip dikmeye başlayamıyorum.

Yılbaşı için evimizi süslemeye de henüz başlamadık. Ağacımızı itinayla kurup, kurulum sırasında sevgiliyle "O oraya asılmaz! Bak işte olmadı! Öfff sen karışma hayatım ya, ben yaparım! " replikleriyle birbirimizi bezdirmeye çalışmamız lazım daha :D Yılbaşı için birkaç yerde gördüğüm, çok hoşuma giden birkaç fikir var, onları da uygulamak istiyorum.

Mesela şu kar taneleri ne kadar güzel değil mi?



Kahve karıştırma çubuklarını sprey boyayla boyayarak yapılabilecek çok güzel bir uygulama bence. Hem yılbaşı konseptine de süper uygun. Tık tık

Yılbaşı ağacını süslemek için ise yapılabilecek 3 boyutlu süsler beni benden aldı doğrusu.

hem kağıttan hem de keçeden yapılabilir.

 
Yapım aşamaları,

 
 
 
 
Sanırım resimler yapım aşamaları için yeterli olmuştur. Kaynak için tık tık...

Bu da keçeden yapılmış hali, buna da bayıldım.

Yapılacak ne çok iş varmış meğer -he he sanki bilmiyorum da :P- .
Şimdilik benden bu kadar. Güzel, sakin ve mutlu bir perşembe geçirin, ne de olsa hafta sonuna bir gün kaldı ;)



9 Aralık 2009 Çarşamba

Huzur...

Bunlar benim olabilir mi ?

8 Aralık 2009 Salı

Bugün ne giydim? .... değil :) Bugün ne pişirdim - B.N.P :)

uyuzcadı Laleciğimin çağrısına uyarak B.N.P yazısı ile karşınızdayım :)

Öksürüğüm geçmiş olsa da, üzerimdeki kırgınlık ara ara devam ediyor. Dün güle oynaya gittiğim işe, bu sabah yataktan kalkamayarak gidemedim. Ben de evde kalınca, bugün daha erken gelecek olan canım sevgilime süpriz bir şeyler pişireyim dedim. Ama her zamanki gibi zamanı tutturamayarak, tamam itiraf ediyorum son dakikada birşeyler yapmaya kalkarak, olayı süpriz kıvamından çıkarıp, kendisine hamur yoğururken yakalandım :P Çok aç olmasına rağmen beni kırmayarak hiçbirşey yemedi ve benim yaptığım mamaların pişmesini sabırla bekledi. Sevdiceğin eve geliş saati akşamüstüne denk geldiği için çayın yanında yiyebileceğimiz pratik birşeyler yapmaya karar verdim. Evde bolca bulunan elmayı değerlendirmek için, milföy hamurundan kolay elmalı pasta yaptım. Yanına da portakal ağacında görüp bayıldığım minik peynirli pidelerden pişirdim. İkisinin de yapımı çok kolay.

Elmalı pasta için, rendelenmiş elmaları, 1 kaşık tarçını ve fındık içini karıştırıp biraz pişiriyoruz. Normalde içine isteyen toz şeker de koyabilir ama ben daha doğal olsun diye ve de elmanın kendi şekerinin yeteceğini düşünerek şeker eklemedim. Milföy hamurlarını üçgen şeklinde kesip pişirdiğimiz iç malzemeyi içine koyarak bir kenarından yuvarlıyoruz. Ben 180 derecelik fırında 20 dakika, üstleri pembeleşinceye kadar pişirdim. Üzerine arzuya göre pudra şekeri eklenerek servis edebilirsiniz. Sevgilim pudra şekerini sevmediğinden ben eklemedim.

İkinci tarif, minik pideler için ise, 1 bardak yoğurt, yarım bardak kadar sıvı yağ, 1 yumurta beyazı, 1 paket kabartma tozu, 1 tatlı kaşığı tuz ve 4 bardak unu  karıştırıp yoğurdum. Poğaça hamuru kıvamında bir hamur oldu. Daha sonra kaşar rendesi, 1 domates rendesi ve ince kıyılmış maydanozla hazırladığım içi, pide şekli verdiğim hamurun içine koydum ve kenarlardan kapattım. Tabi ben malzeme koyma olayını biraz abartınca, pidelerim hafiften pörtlek oldu :D Üzerinde yumurta sarısı sürüp 180 derecede yarım saat üzeri kızarıncaya kadar pişirdim.

Sevgili de yanına salata yaptı. Zaten bizim evde mecbur kalmadıkça ben salata yapmam. Canım sevgilim salata konusunda uzman oldu, O varken bana yapmak düşmez :P
Gelelim fotoğraflarına.



  İşte bu mamaları çayın yanında afiyetle yedik :D

7 Aralık 2009 Pazartesi

Her eve lazım :)


Ben de böyle bir kedi mi alsam acaba :)

6 Aralık 2009 Pazar

Hastayım, hasta... Canım hiç birşey istemiyor :(

Can dostumun gidişi, arkasından doğumgünü şenliğim ve akabinde de bayram ziyareti için 12 saatlik otobüs yolculuğuyla gerçekleştirilen Karadeniz seferinden sonra, 2 senedir burnu bile akmayan ben, ciğerlerimin anatomik konumlarını artık beğenmemeleri ile ısrarla ağzımdan çıkmaya çalışmaları sonucunda bir haftadır yatak-döşekle samimiyeti arttırmış bulunmaktayım. Bu arada tabi ki tüm blogları takip ettim, yeri geldi muhteşem yorumlarımla (!) kendilerini şenlendirdim. Ama gel gör ki vücudumdaki kırgınlık başka birşey yapmama izin vermiyor. Sevdiceğim bile durumdan oldukça mutsuz olmalı ki "Neden çanta dikmiyorsun? Hadi bir şeyler diksene!" diyerekten içimdeki crafty womanı dürtüklediyse de nafile, başarısız oldu.

Bak yazarken bile çok yoruldum:) En iyisi gidip şurubumu içeyim.

Bir antibiyotikle çilek aromalı öksürük şurubu sonrasında aranızdayım.

P.S: Bu arada kimse beni merak etmedi mi yahu!!! Ne arayan var ne soran:( (Bu hastalık döneminde bol bol kapris yapasım var, mazur görün ;) )
Related Posts with Thumbnails