1 Haziran 2012 Cuma

Tez, tez... Yaz, yaz... Bitmezzz, Bitmezzz...

Merhaba sevgili takipyenler (15 yılda bir giriş yaptığım zavallı bloğumu hala takip eden varsa tabi :( ),

Efendim 30'una merdiven dayamış bir insan evladı olarak sanırım yaptığım en büyük hata, okul bitince adam gibi bir şirkette işe girmek yerine, idealist davranıp, okumak, yeni şeyler öğrenmek sevdasıyla, caaanım ülkemde akademisyen olmaya karar verip, kariyerime bu yolda devam etmemdir.



Dışarıdan bakılınca güllük gülistanlık görülen akademi camiası meğerse müthiş fragmanına, görsel efektlerine aldanıp gittiğiniz ve sonrasında hayal kırıklığıyla küçük Emrah modunda salonda çıktığınız sinema filmleri gibiymiş. Şöyle ki, bir kere üniversitede kadro bulmak, yeni bir kıta bulmaktan daha zor. Hadi bulduğunuz ve girdiğiniz diyelim -ki evvelinde master ya da doktora eğitimine başlamış olmanız lazım- öyle elim boş, gönlüm hoş otururum, elimde çayım, kahvem nette takılırım diyorsanız çok yanılıyorsunuz. Bu işin laboratuar görevleri var, sınav gözetmenliği var (şu dönem bizim üniversitede final haftası ve ben günde yaklaşık 3,5 saatimi gözetmen görevine ayırmak zorundayım :(( Bu da her gün hayatımdan boşa giden  3,5 saat demek oluyor :(((( ).


"Bunlarsa sadece, iyiyimiş yeavv, ne var bunda" dediğini duyar gibiyim sayın takipyen. Ama durrrr!! Bu sırada eğer ders aşamasındaysan, aldığın dersleri takip etmen, sınavlarına girip, kesinlikle başarılı olman gerekmektedir, çünkü dersi veren hocalar aynı zamanda mesai arkadaşlarındır ve senin başarısız olma gibi bir lüksün yoktur :)

Oldu ki doktora tez aşamasına kadar olan süreci kazasız belasız atlattın, tam oh diyecekken "Hani nerede tezin???" diye adama soruverirler. Sonra gelsin okunacak binlerce makale, yazılacak sayfalarca rapor. Sırf bu yüzden bile mesai saati bitince, işi de biten insanlara gıptayla bakıyorum. Çünkü benim mesaim 7/24 evde, işyerinde devam ediyor.

Bu arada eğer yükselmek istiyorsanız, yurt içi ve yurtdışı konferanslara katılmanız, dergilerde çalışmalarınızı yayınlatmanız gerekir, bunu yapabilmek için de durmadan çalışmanız lazımdır.

Henüz o kutlu anı, yani doktara tez savunmamı görememiş olsam da çok yakında -1-2 ay gibi- o mertebeye nail olacağımdan bende sinir stres tavan yapmış durumda. Gel gör ki bu gerilime rağmen beynim bazen benimle aynı kanıda olmayıp, "Amaaannn boşver yeaa tez de neymiş, gel azıcık Pinterest'de dolaş, aaa bak bloglarda okunacaklar birikmiş, hımmm  acaba evde dekorasyon namına neleri değiştirsek?" şeklinde kanıma girmekte ve beni girmiş olduğum bu kutsal yoldan çıkarmaya çalışmaktadır. Ama bir doktora öğrencisi, bir akademisyen yolundan dönmez, hedefinden şaşmaz!! -Gerçi bu söylediklerime ben bile inanmıyorum ama, neeeyyyseee :D -.



Bu mesleğin bu kadar kötü tarafını saydıktan sonra, ileride bu yolda yürümek isteyen genç arkadaşları daha fazla ürkütmemek adına iyi taraflarını da sıralamak isterim:

  • mesai saatleriniz esnektir, hele bölüm başkanı da arıza biri değilse işinizi yaptığınız sürece geliş-gidiş saatlerinize laf eden olmaz.
  • sürekli genç insanların arasında olduğunuz için onları öğrenciden ziyade arkadaş, kardeş gibi görür, işinizi yaparken daha enerjik ve mutlu hissedersiniz. 
  • özel sektörde birbirinin ayağını kaydırmak için yarışan insanların yerine, kendi işine bakan, genel olarak insanların birbirine saygı duyduğu ve yardımlaştığı bir çalışma ortamınız olur.
  • belki de en güzeli, özellikle yurtdışı konferanslara katılarak gitmediğiniz ülkelere gitme, bolca gezme şansınız olur, üstelik yıllık izninizden yemeden, görevli izinli olarak gittiğiniz için kafanız da daha rahattır :D
Sonuç olarak; sürekli çalışma gerektirse de, yoğun lab. programı ve sınav gözetmenlikleri canıma okusa da işimi seviyorum :D Hem sonsuza kadar asistan kalacak değilim ya elbet ben de Yard. Doç. olacağım :P (Burada hep beraber AMİN diyoruz, evrene güzel dileklerimizi yolluyoruz :D Hem belli mi olur belki birgün aranızdan birinin biricik yavrusu benim öğrencim olur :D)

2 yorum:

Begonvil dedi ki...

Canım yazına bayıldım. Prof olacağın günlerde gelir inşallah. AMİN:)
Akademik kariyer güzel benim gibi özel sektör mühendisliği ise zor ve yıpratıcı ama sonuç olarak bu meslek gönül vermeden yapılacak iş değil. Bu yolu seçenlere şimdiden kolay gelsin.
sevgiler...

Crafty Engineer dedi ki...

Mühendisin halinden en iyi, mühendis anlar değil mi :P İçten söylediğin AMİN için çok ama çok teşekkür ederim. Belli mi olur belki senin o güzel yanaklı oğlunun hocası olurum ileride :D

Böyle güzel ve destekleyici yorumları gördükçe iyi ki açmışım bu blogu diyorum bir kez daha :D

Özel sektör dediğin gibi oldukça yıpratıcı olabiliyor ki buna stajlarım sırasında bizzat şahit olmuştum. Ama her işin bir zorluğu var sonuç olarak, iyi taraflarını görmeye çalışıp hayatı yaşanır kılmalıyız değil mi :D

Sevgilerle...

Related Posts with Thumbnails